Ekşi bir uyku gözlerimde, bütün yolculuklar resimlerde kaldı. Sadede gelemeden hayatın ortasında, öylece, başıboş, asılı kaldık. Herkes şişirdi balonunu, uçtu fezaya, düşecekleri geceyi bekliyorlar, habersiz, ki orası hep gecedir. Sadedi beklerken yaşlanıp pimpirik dede mi kaldık? Yüksüğünü çıkar dirseğinden, dokun bana ki anlaşalım senle... Saded'i bir bulsam gözlerinden öpeceğim, bağrıma basacağım, oğlum gibi... Kim ne derse desin, bağrıma basacağım. Sus ki sesin duyulmasın kaynayan kazanlardan, seni de çekerler. Kaldırılamayan yük denizinde, biçare, kefensiz mi kaldık? Mendilini salla bana giderken, kokun bende kalır belki, sen güverteden düşme diye... Bu deniz araftır oğlum, yüzemezsin. Benim ellerim bakarsın pençeleşir. Bu manzara, bu ağaç kümesi pek tekin değil... Sadede gelemeden hayatta tabiatsız, tuzsuz mu kaldık? Benim kokum sen de kalsın sevgilim, kurt çakalları gelmez peşinden... Al işte sana patlama sesi... Yüzüne konmadan kaç buradan dev sineklerin kanatları, ki onlar kaynamış tığ oyasıdır. Sadet'i bulsam sevmekten öldüreceğim.

Aralık 2008